Türkiye’de neredeyse her gün çok “önemli şeyler!” olur. Zaman zaman buna alıştığımızı hissederiz zaman zaman da olan bitene şaşakalırız. Her gün olan biten onca şey, baş döndürücü hızla devam ederken birden fark ederiz ki hafızamız bir enkaza dönüşmüş… Şimdi de Covid-19 salgını sebebiyle yaşamını kaybetmeye devam eden her gün yeni yüzlerce kişi, işlemeyen sosyal devlet sebebiyle alınan önlemlerden etkilenen milyonlarca insan, artan yoksulluk ve etkileri, en güvenli ve etkili aşıdan ücretsiz şekilde her bir kişinin yararlanma hakkına rağmen insan onurunu inciten, yurttaşlığı, hak sahibi olmayı ortadan kaldıran aşılanma eşitsizliği önümüzde. Dahası… Elbette var. Ama işte yine de unutmamak ve unutturmamak gerek: 12 yaşındaki Nihat Kazanhan 6 yıl önce bugün, 14 Ocak 2015 günü hayatını kaybetti.
Nihat’ın vurulma anına ait görüntüler ise 28 Ocak’ta ortaya çıktı. Görüntülerin ortaya çıkmasından sonra 29 Ocak’ta Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, olay günü görev yapan görevli bir polis memuru şüpheli olarak gözaltına alındı ve tutuklandı. Aynı polis daha sonra olayla ilgili Cizre Cumhuriyet Savcısı ve Cizre Sulh Ceza Mahkemesi’ne verdiği ifadede Nihat’ı bir başka polisin vurduğunu söyleyince tahliye edildi ve suçlanan diğer polis memuru tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi.
Nihat vurulurken olay yerinde bulunan ve tutuklanıp serbest bırakılan polis ve diğer üç polis memuru hakkında Cizre Ağır Ceza mahkemesi tarafından ‘kamu görevlisinin suçunu bildirmeme’ suçuyla dava açıldı. Ancak Nihat’ın avukatları bu karara itiraz etti ve itiraz kabul edilerek olayla ilgili suçlanan ilk polis memurunun da “kasten insan öldürme”den yargılanmasına karar verildi. İlk dava 7 Mayıs 2015’de görüldü.
Öldürülen onlarca çocuğun davasını da takip eden Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi ilk dava sırasında henüz öldürülmemişti. Nihat’ı öldürenlerin cezasız kalmaması için o da duruşma salonundaydı. Nihat’ın ilk duruşması sanıksız gerçekleşmişti ve Tahir Elçi “Bugün davanın ilk duruşmasıydı. Nihat Kazanhan’ın ailesi ilk defa sanıklarla yüzleşecekti. Ama ne yazık ki güvenlik nedeniyle sanıklar SEGBİS ile çok da sağlıklı olmayan bir yöntemle dinleniyor. Adil olmayan bir yargılama yapılıyor. Olay günü ile ilgili deliller karartılmış. Sanıkların doğrudan mahkeme salonuna gelmesi talebimiz reddedildi. Fakat suça bulaşmış beş kamu görevlisinin bugün bu davada yargılanıyor olmasından teselli bulmaya çalışıyoruz” demişti.
Davanın ikinci duruşmasında Nihat’ın arkadaşları kendi istekleriyle mahkemede tanıklık yaptı. Çocuklar arkadaşlarının ölümü sırasındaki yaşadıklarını mahkeme salonunda anlattı.
Nihat’ın davası iki yıla yakın sürdü. Duruşmalar zaman zaman sokağa çıkma yasakları nedeniyle ertelendi. Ne yazık ki Diyarbakır Barosu Başkanı 28 Kasım 2015 günü karanlık bir cinayette yaşamını kaybetti. Davanın takipçisi olan insan hakları savunucuları, çocuk hakları örgütleri temsilcileri, avukatlar, milletvekilleri ve gazeteciler davanın peşini bırakmadı. Hem Nihat için hem öldürülen diğer çocuklar için hem de Tahir Elçi için… Davanın takipçilerinden biri olan Gündem Çocuk Derneği’nin faaliyetlerine ara verilmesinden bir gün önce, 11 Kasım 2016 günü davada karar çıktı. Nihat’ın ölümüyle ilgili özel harekat polisi N.G.’ye 13 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Mahkeme tutuksuz yargılanan 3 polise suçu bildirmeme nedeniyle 5’er ay hapis cezası verirken, 1 polisin ise beraatine hükmetti. Kazanhan Ailesi mahkemenin verdiği karara itiraz etti. Ancak Yargıtay yerel mahkemenin kararını isabetli buldu. Yargıtay’ın kararının ardından bu kez de Nihat için Anayasa Mahkemesi (AYM)’ne başvuru yapıldı. Başvuruda, yaşam ile adil yargılama hakkının ihlal edildiği belirtilerek, etkili soruşturma talep edildi. Dosya hala AYM’de.
Evet gündem hızlı ve bu hız hafızamızı enkaz haline getiriyor sanki. Ama yine de unutmamak ve unutturmamak lazım…