KHK’yle kapatılan Fatma Tokat Kürtçe Dil Okulu’nun öğretmenlerinden Acar, dil eğitiminin darbeyle hiçbir ilgi olmamasına rağmen KHK’lerin hedefi olduğuna dikkat çekerek, ‘Herkes kendini bir öğretmen olarak görmeli’ dedi
Türkiye’de yaşayan halklar, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nü bu yıl da dillerine dönük süren baskı, yasak ve asimilasyon politikalarıyla karşılıyor. Ülkede halen Türkçe dışındaki dillerde eğitime izin verilmezken, farklı dillerde çalışma yürüten kurum ve dernekler sık sık hedef alınıyor. Söz konusu baskı ve asimilasyon politikalarından en çok nasibini alan dillerin başında ise Kürtçe geliyor.
Özellikle 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile Kürtçe ders veren birçok okul, dernek ve enstitü kapatıldı. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetiminde olan belediyelere yapılan kayyum atamaları sonrası daha önce açılan birçok Kürtçe okul işlevsiz hale getirildi. Van’ın İpekyolu ilçesindeki Fatma Tokat Kürtçe Dil Okulu da bunlardan birisi.
Okulun kasına kilit vuruldu
Okulun bulunduğu bina, Belediye Meclisi kararıyla 5 Kasım 2015’te Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği’ne (KURDİ-DER) kiralandı. Eğitim faaliyetine başlanmasıyla birlikte yüzlerce öğrenci kayıt yaparak, burada ders gördü. Ancak belediyeye 11 Eylül 2016’da kayyum atamasıyla birlikte okulun kapasına kilit vuruldu. Gerekçe olarak ise KURDİ-DER’in KHK ile kapatılması gösterildi.
Bu kararın ardından kendi haline bırakılan okul kısa sürede harabeye döndü. Duvarlarını ırkçı yazılamalar kapladı.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 2019 yerel seçimlerinde belediyeyi kazanması üzerine okulun onarılıp, yeniden faaliyete geçirilmesi beklenirken tekrar kayyum atandı. Böylece bina yeniden kendi haline bırakıldı.
Eğitim evlere taşındı
Okulun ilk Kürtçe öğretmenlerinden Şevket Acar Mezopotamya Ajansı’ndan Dindar Karataş’a yaptığı açıklamada, mekanın kentteki ilk Kürtçe okul olması nedeniyle büyük önem taşıdığını ifade etti.
Birçok çocuğun okula kayıt yaptırdığını anımsatan Acar, “İlk yıl bir sınıfla 24 kişiye ders vererek başladık. Sonrasında ilgi arttı ve bir yıl sonra yüzlerce öğrencinin kaydı ile sınıfları arttırdık. Sadece dil değil, birçok alanda eğitim veriliyordu. Çocuklarda olumlu değişimlerin olduğu bizlere aktarılıyordu. Çünkü okulda yaşamın kutsallığını ve nasıl yaklaşılması gerekildiğini de öğretiyorduk. Okul, ikinci yılında kapatılınca şu anki harabe haline döndü. Büyük emekler vererek açtık ancak kayyım kapatınca okulu evlere taşıdık. Eğitimlere devam ettik. Aileler çocuklarının Kürtçe eğitim alması için talepte bulunuyorlardı” diye anlattı.
Kayyumlar ve KHK’ların asıl hedefi anadil
Kürtçe eğitimin verilen okulların darbe girişimiyle herhangi bir ilgisi olmamasına rağmen kapatıldığına dikkati çeken Acar, bu adımla gizlenen asıl niyetin açığa çıktığını ifade etti. Acar, “Amaçları Kürtçe dilinin ilerlemesini engellemekti. KHK ve kayyumların asıl hedefi Kürtçe diliydi. Kürtçe dil okullarının kapatılması da bunu gösteriyor. Bir halk dili ile konuşursa varlığına, kültürüne ve tarihine de sahip çıkar. KHK’ler ile Kürtçe dil okullarının kapatılması Kürtçeye dönük yüzyıllardır devam eden asimilasyon ve inkar politikalarının bir devamıdır” dedi.
Her yer bir okul ve sınıftır
Yüzlerce öğrenciye ders verdiği okulun şu anki halinin kendisini üzdüğünü dile getiren Acar, öğrencileri mezun etme hayallerinin yarıda kaldığını belirtti. Kürt çocuklarının dillerinde eğitim gördükleri okullardan mezun olacakları günü mutlaka göreceklerini vurgulayan Acar, “Bundan dolayı 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla ailelere ve Kürt halkına Kürtçeyi öğretme çağrısında bulunuyoruz. Kürtçe eğitim sadece dört duvar arasında verilmez. Fabrikalarda, sokaklarda, işyerlerinde, dağlar ve ovalar her yer bir okul ve sınıftır. Çocuklarımızla, arkadaşlarımızla ve çevremizle Kürtçe konuşmalıyız. Bu bilinçle hareket edersek Kürtçe yaşayacaktır. Herkes kendini bir öğretmen olarak görmeli, ancak o zaman Kürtçeyi asimilasyondan kurtarırız” diye seslendi.
VAN