“Allahım affet! Çok yoruldum hayattan ve insanlardan.” İntihar ederek yaşamını yitiren birisi, intihar etmeden önce yazdığı intihar mektubuna böyle bir ifade yazar mı? Elbette yazabilir. Gerçekten de hayattan ve insanlardan yorulmuştur. Kim bilir neler yaşamıştır gencecik yaşında, onu hayattan bıktıracak, kendi canına kıydıracak. Belki karşılıksız bir sevda, belki içinde yaşadığı ülkenin gelecek adına ona ve çevresindekilere, akranlarına geleceğe dair en ufak bir umut vaat etmeyen karanlık atmosferinin yarattığı yılgınlık. İşsizlik, yokluk, yoksulluk, açlık, şimdisizlik, geleceksizlik… Kim bilir kaç tane genç insan bıraktığı intihar notuna, bu ifadeleri bırakarak hayatına son verdi. Yahut kim bilir kaç insan “Çok yoruldum hayattan ve insanlardan” diye yazacak kadar bile kendinde takat bulamadan, topladığı son takatini kendi yaşamını sonlandırmaya ayırarak aramızdan ayrılıp gitti. Umudun bu kadar tüketildiği, karanlığın bu kadar çoğaltıldığı bir iklimde kendi yaşamına son vermeyi bir çıkış yolu olarak görenlerin, intihar ettikleri için bile muktedirlerin çanak yalayıcıları tarafından suçlu ilan edildikleri bir ahlaksızlık ve vicdansızlığı da yaşamıyor muyuz zaten. Bu bile tek başına kopkoyu bir karanlığı davet etmiyor mu hayatımızın orta yerine.
“Allahım affet beni” diye başlar mı peki insan intihar mektubuna? Evet başlayabilir. İnancından dolayı, yaptığı eylemin günah olduğunu düşündüğünden Allah’ın kendisini affetmesini isteyebilir. Bu dünyada yaşadığı onu intihara sürükleyen mutsuzluğun üzerine gerçekleştirdiği eylemin onu öbür dünyada da cehennem cezasına götürmesinden korktuğu için Allah’a sığınabilir, ondan yardım ve merhamet talebinde bulunabilir. Bu eylemini gerçekleştirmeye mecbur kaldığını, inandığı tanrıya anlatmaya çalışabilir. “Canım ailem affedin beni, elveda” diye yazabilir mi bir insan intihar mektubuna yahut notuna? Yazabilir. Bu durumda büyük ihtimalle ailesi ile ilgili değildir yaşadığı yorgunluk ve bıkkınlık. Ailesine “canım” diyor son kez. Birazdan o canını kendi eliyle alacağını unutmuştur belki çok kısa bir anlığına. Ölümü dolayısıyla ailesine yaşatacağı acıdan dolayı ailesinden af dilemektedir bir yandan da. Belli ki naif bir insandır, merhamet sahibidir, canını almak üzereyken bile başkalarının kendi ölümünden acı duymasından dolayı suçluluk hissetmektedir. Gidişine dair bir açıklama yapma ihtiyacı duymaktadır.
Peki insan belki de canına kıymadan birkaç dakika önce, bir saat önce yahut bir gün önce yazdığı ve yaşama dair son kendini ifade edişi olan kısa mektubunun, yaşamı sonlandırma manifestosunun içine, hayattan ve insanlardan çok yorulduğunu ifade ettiği sözlerinin yanına “Devletimiz ve milletimiz var olsun vatan sağ olsun” yazar mı? Yazmaz bence. Zaten insanlardan yani milletten yorulduğunu yazmamış mıydı daha öncesinde. Belli ki devlet ona kendini güvende hissedebileceği bir gelecek, bir aydınlık ufuk yaratmamış, ona tutunabileceği bir dal uzatmamış ki gencecik yaşında bir insan hayatına son vermeyi düşünmüş. Sağ olsun dediği vatan, onun sağ olmasını sağlayamamış, üstünde yaşatamamış, gencecik yaşında altına alıvermiş onu vatan toprağı.
Söz konusu mektup, askerlik yaparken intihar ettiği iddia edilen yirmi yaşında bir gence ait. Gencin babası oğlunun öldürüldüğünü, cinayeti örtmek için intihar süsü verildiğini, bu intihar mektubunun da oğlunun el yazısına benzetilerek bu cinayeti işleyenlerce yazıldığını iddia ediyor, oğlunun bedeninde çok sayıda darp ve kesik olduğunu, soruşturmanın ve incelemenin gereğince yapılmadığını, bunun da kendisindeki cinayet şüphesini arttırdığını söylüyor. Benim şüphemi arttıran şeyse kendi yaşamına son vermek üzereyken gencecik bir insanın “Devletimiz ve milletimiz var olsun vatan sağ olsun” milli ve resmi retoriğini bu kadar özenle mektubuna yerleştirmiş olması. “Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında/ Bir teneffüs daha yaşasaydı, /Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür/ Devlet dersinde öldürülmüştür.” der miydi Ece Ayhan? Devlet dersinde öldürülen çocuklar adına “Vatan sağ olsun, devlet millet var olsun” diyen hep devlet değil midir?