Avrupa’daki 60’ı aşkın kadın ve kadın kurumu, CPT’ye açık mektup göndererek, Öcalan’a yönelik tecridin son bulması, barış ve demokrasi için harekete geçilmesi çağrısında bulundu
Avrupa Kürt Kadın Hareketi’nin (TJK-E) çağrısıyla, Avrupa’daki akademisyen, siyasetçi, insan hakları savunucuları ve sanatçıların da aralarında olduğu 60’ı aşkın kadın ve kurum tarafından Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) gönderilen mektupta PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkat çekti.
CPT ve Türkiye’den karar alıcı siyasilerden, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması istenen açık mektupta, Türkiye ile müzakerelerde koşulun tecridin kaldırılması ve Kürt halkına olan düşmanlığa son verilecek bir barışa indirgenmesi gerektiği vurgulandı.
En ağır dönem
Öcalan’ın 15 Şubat 1999 tarihinde NATO ülkelerinin gerçekleştirdiği bir operasyonla Türkiye’ye teslim edildiği hatırlatılan mektupta, Öcalan’ın Kürdistan’da milyonlarca kişi tarafından politik lider olarak kabul edildiğinin altı çizildi. Mektupta, Öcalan’ın Türkiye ile müzakerelerde muhataplığının geniş kabul gördüğüne dikkat çekildi. Öcalan’ın çözümdeki rolünün, 2013-2015 yılları arasında düzenli olarak müzakereler yürüttüğü Türkiye tarafından defalarca vurgulandığı belirtilen mektupta, müzakerelerin Türk devletince tek taraflı olarak bitirilmesinin 40 yıllık savaşın en ağır döneminin yaşanmasına yol açtığı kaydedildi.
İşkence mekanı
Müzakerelerin bitmesiyle AKP Hükümeti’nin Öcalan’ı tecride aldığı belirtilen mektupta, bununla hem uluslararası insan haklarının hem de AB ve Türkiye hukukunun çiğnendiği ifade edildi. “İmralı Cezaevi, hukuk ve insan haklarının askıya alındığı bir işkence mekanıdır” denilen mektupta, CPT’nin 5 Ağustos 2020’de yaptığı ziyarette İmralı’daki koşulların kabul edilemez ve insan hakları standartlarına uygun olmadığı tespitinde bulunduğu hatırlatıldı.
Fikirleri dünya genelinde kabul ediliyor
Öcalan’ın fikirlerinin dünyadaki yansımalarına değinilen mektupta, devamla şöyle denildi: “Bugün dünya genelindeki sivil toplum önderleri, akademisyenler, entelektüeller, sanatçılar, politikacılar ve başta kadınlar olmak üzere insan hakları savunucuları Öcalan’ın halka dayalı demokrasi, ekoloji ve kadın özgürlüğüne dair önerilerini kabul ediyor. Öcalan’ın ‘kadın özgürlüğü olmadan bir toplum özgürleşemez’ şiarı, Kürt kadınlarının erkek egemenliği ve devlet şiddetine karşı mücadelelerinde önemli bir cesaret kaynağı oldu. Onun cinsler eşitliğine dayanan fikirlerini temel alan Kuzey Suriye’de kadınlar savaşın ortasında hakları ve özgürlükleri için tarihi kazanımlar elde ettiler.”
Tecride karşı çıkma çağrısı
Mektupta son olarak, adalet, barış ve insan haklarını savunma iddiasındaki tüm kurumlara seslenilerek, “Görevlerinize uygun hareket etmenizi istiyoruz. Tüm kadınlara Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı ayağa kalkmaya, ona yönelik tecridin ve hapsin son bulmasına yönelik çağrımıza katılmalarını istiyoruz” ifadeleri kullanıldı.
HABER MERKEZİ