• Künye
  • Hakkımızda
Cumartesi, Ocak 23, 2021
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
No Result
View All Result
Anasayfa Kültür

90’ların cesur performansçısı: Jujin

Perşembe, Ocak 14, 2021 16:27
içinde Kültür, Manşet
90’ların cesur performansçısı: Jujin
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

90’larda Kürtçe takma isimle çıplak ve kanayan bir kadın bedenini performansıyla tasvir eden Jujin, sahneyi polisin basmasıyla ortadan kayboluyor. Jujin’in bu performansı  ‘90’ların en şiddetli işi’ olarak kayda geçiyor

Rewşan Apaydın

BenzerHaberler

İçerik Yok

Türkiye’de ‘Performans Sanatı’ üzerine okumalar yaparken karşılaştığım bir kadın Jujin. 1995’ten itibaren uzunca yıllar düzenlenen ve belirli bir seçim standardı gözetmeksizin başvuruda bulunulan her projeyi sergileyen ‘Genç Etkinlik’ sergileri döneminin genç sanatçı kitlesi için kendi sözünü söyleyeceği bir alan olarak görmeye ve üretimleriyle buluşma mekanı olması niteliğini taşıyor.

1998 yılında bu etkinliğin dördüncü sergisinde karşımıza Jujin çıkıyor. Belki de Türkiye’de gerçekleşen ilk uzun süreli performans özelliğini taşıyor bu çalışma. Takma bir isimle katılıyor bu etkinliğe biri, seçimi ise Jujin. Kürtçe ‘dişi kirpi’ anlamını taşıyor bu isim. Performansının ismi ise bazı kaynaklarda ‘Serê Mehê’ bazılarında ise ‘Sehê Mehê’ olarak geçiyor. ‘Ayın Üçü’ veya ‘Ayın Başı’ anlamlarına denk geliyor. Elbette bu isimler tesadüf değil. Perfrormansın içeriğine geldiğimizde ise; kendisi için ayrılan küçük bir bölmede uzun siyah saçlarıyla çıplak bedenini sararak büzülmüştür bir köşeye Jujin. Uzun zamandır kullandığı doğum kontrol haplarıyla gününü ayarlayarak ve bedenini zorlayarak regl kanının iki bacağının arasından mekana akışına tanık oluyor seyirci.

90’ların en şiddetli işi

90’lı yıllarda olması, Kürtçe bir isim olması, bir kadın olması, hatta çıplak bir kadının kanayan bedeni olması mı neden oluyor bilinmez ama polisin mekana gelmesine neden oluyor. Ve sonrasında ne Jujin’nin kendisine ne de üretimlerine rastlıyoruz.

Buradan yola çıkarak o yılların hatta günümüze gelirken dahi en cesur işlerden biri olduğunu söylersek abartmış olmayacağız ki; o yıllarda ‘90’ların en şiddetli işi’ gibi cümlelerle bahsi geçiyor. Peki bu performansın kendisi ve tercih edilen biçimin bizi gezdireceği ve götüreceği yerler neresidir?

Direniş

‘Jujin’ kelimesini ele alarak başlayabiliriz, ‘Dişi kirpi’ erkeğe göre daha dirençlidir ve dikenlerini ona zarar verecek olan her şeye karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması aynı zamanda. Kurulan bu imgelem en başında zaten bir direniş kavramına yakınlaştırıyor bizi.

Kürt kadın kimliğinin kendisi

Bu performans üzerine elbette çok şey söylenebilir, şaşırtan, sorgulatan, varlık ve bilincin toplumsal davranışlarının ötesinde bütün çıplaklığıyla seyirci karşısında duran beden döneminin dışlanmış ‘Kürt Kadın Kimliği’nin ta kendisi oluyor. Buradaki anlatımın gücü bizzat bir kadın bedeni, öyle güçlü ki her duyguyu yansıtan gerçek performansın materyali olmaktan çıkan bir durumdadır. Bir kabin içerisinde büzüşmüş bir halde regl kanını bedeninden çıkarma mücadelesi bedeninin olağandışı koşullara karşı varlığını sürdürmek isteyen ve yaşayan insan nesneleri halindeki bu beden bir özneden fazlasına dönüşmüştür.

Bir kadın bedeninin bu performans ile anlamı; bireysel, toplumsal, tarihsel, düşünsel, siyasal tüm süreçlerle dönüşerek anlamın kendisinin sınırlarını zorluyor. Burada bulunan o bedenin varlığını sorgulamaya başlayan sorular dizgesi ve tahayyül etme yetisine de sahip olan özne, etken bir varlığa dönüşüyor. Ve bu etken varlık dış dünyayla ilişkilendiğinde bir toplumun parçası olur, bir toplumu ve o toplum içindeki kadını temsil ettiğini söyleyebiliriz. Ve bu temsiliyet ile Jujin hem dönemi içinde değerlendirdiğimizde hem de bugün ele aldığımızda kadın bedeninin ve kendisinin inkarını bu performansı ile kamusal alana taşıyarak çok güçlü bir anlam dizgesi yaratmıştır. Bedeni sanatsal bir dil olarak kullanıp çok çeşitli yaklaşımların ortak noktası, bedenin, toplumsal normların öğrettiği kültürel değerlerin ötesinde bir yere getirmiştir. Jujin’nin beden üzerinden yaptığı bu çalışma belli anlamların taşıyıcıları olmaktan çıkmış ve başka bağlamlarla ilişki kurmadan kendi özgül maddeselliğine vurgu yapmıştır. Bu da beraberinde birden çok anlamı sürüklemiştir. Jujin’in bedenindeki anlamlar kendilerini bedensel olarak açığa vurmuştur ve aynı zamanda başkaları tarafından algılanan düşünsel tepkiler doğurmuştur.

Serê Mehê – Sehê Mehê’deki anlamlar yığını ise bugün her bir kadını bir başka anlam ile buluşturma gücüne sahiptir diyebiliriz. Kadın bedeninin tarihsel olarak kadınların olmadığı edilgen bir geçmiş-bellek bırakırken, burada kadının kendi bedeni üzerindeki söz hakkıyla başlayan bir bedensel iktidar ile adeta cesurca karşı duruş gerçekleşmiştir.

İlk ve son üretim

Jujin’ın 1998 yılındaki bu performansı ilk ve son üretimi oluyor ne yazık ki. Sonrasında kendisinin başka bir çalışmasıyla da karşılaşmıyoruz. Kendisine dair bilgiler oldukça az, birkaç makalede ve döneminin bazı dergilerinde mevcut. Ancak kendi deneyimleri, nasıl bir süreç olduğu, başka çalışmalarının olup olmadığı gibi birçok soru kalıyor bizlere. Elbette kendisinden dinlemek biz kadın sanatçılar için önemli, umuyorum ki bu yazı vesilesiyle kendisine ulaşabilir ve sorularımızın yanıtlarını alabiliriz. Bu cesur performansın yaratıcısı tarafından tarihe not düşülmesi ve kendi tarihimizin bir köşesinde de yerini alması adına sevgili Jujin…

Etiketler: Jujin
Yeni Yaşam Gazetesi

Yeni Yaşam Gazetesi

Tüm Yazılar

İlgili Haberler

‘İhraç yetmez, tutuklanmalı’
Kadın

‘İhraç yetmez, tutuklanmalı’

Akdağ’dan yeni albüm: Bêvengiya Astaru
Kültür

Akdağ’dan yeni albüm: Bêvengiya Astaru

Kürtfolklorundan bir demet: Zargul
Kültür

Kürtfolklorundan bir demet: Zargul

‘Dengbêjliğin kökleri kadınların hayatlarında saklı’
Kültür

‘Dengbêjliğin kökleri kadınların hayatlarında saklı’

Kemal Özer şiir ödülü başvurusu
Kültür

Kemal Özer şiir ödülü başvurusu

Ankara Film Festivali’nin tarihi belli oldu
Kültür

Ankara Film Festivali’nin tarihi belli oldu

Daha fazla yükle
Sonraki Haber
Topraksız tarım -2

Topraksız tarım -2

Gazetemize ulaşmak için tıklayınız…

Son haberler

‘İhraç yetmez, tutuklanmalı’

‘İhraç yetmez, tutuklanmalı’

Kapadokya ‘altın’ ile yağmalanacak

Kapadokya ‘altın’ ile yağmalanacak

İnsan eliyle yok ediyor!

İnsan eliyle yok ediyor!

‘Reform değil icraat lazım’

‘Reform değil icraat lazım’

Akdağ’dan yeni albüm: Bêvengiya Astaru

Akdağ’dan yeni albüm: Bêvengiya Astaru

Kürtfolklorundan bir demet: Zargul

Kürtfolklorundan bir demet: Zargul

Karacaboz: Özsavunma hayat savunmasıdır

Karacaboz: Özsavunma hayat savunmasıdır

Kütahya köyleri tehdit altında

Kütahya köyleri tehdit altında

‘Dengbêjliğin kökleri kadınların hayatlarında saklı’

‘Dengbêjliğin kökleri kadınların hayatlarında saklı’

Tecavüz zanlısı ısrarla korunuyor

Tecavüz zanlısı ısrarla korunuyor

Yeni Yaşam Gazetesi

Bilgilerimiz

  • Künye
  • Hakkımızda

Bizi takip et

No Result
View All Result
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler