Joe Biden, 2002 yılında Erbil’deki Kürdistan Parlamentosu’nda ABD Senatörü sıfatı ile yaptığı konuşmada, “Kürtlerin tek dostunun dağlar olmadığını” göstermeyi amaçladığını söylemişti. Daha sonra başkan yardımcısı sıfatıyla en üst kademesinde yer aldığı Obama yönetiminin, bu vaade oldukça sadık kalan bir performans sergilediği görüldü. Özellikle, IŞİD’e karşı YPG/DSG kuvvetlerinin verdiği savaşla sağlanan koordinasyon, Rojava oluşumuna siyasal destek anlamına da geliyordu. Bu sırada Ankara’nın Suriye kuzeyine askeri yayılma yolundaki ısrarlı girişimleri de ABD yönetiminden çoğunlukla icazet alamadı.
Trump yönetimi bu tabloyu büyük ölçüde tersine çevirdi. Irak’ta ve Suriye’de Kürtlerle kurulmuş olan güven ilişkisi ve ittifaklar, Erdoğan yönetimine verilen yayılma icazeti ile darbelendi. Biden, bu kez muhalif bir Demokrat senatör sıfatıyla, Fırat’ın doğusunda TSK’nın cihatçı gruplar desteğinde gerçekleştirdiği sınır-ötesi operasyonlara yakılan yeşil ışığı “Kürtlere ihanet” olarak eleştirdi. Bu sırada TSK’nın Irak’ın kuzeyinde de yeni askeri üsler kurarak Şengal, Mahmur ve Kandil bölgelerini hedef alan kara ve hava operasyonları gerçekleştirmesi, Bağdat’ın protestolarına rağmen Trump yönetimi tarafından görmezden gelindi. Jarusalem Post yazarı Seth J. Frantzman’a göre, ‘Trump, ABD’nin ilk Kürt düşmanı başkanıdır.’
Dört yıllık bir aradan sonra Biden’ın ipleri yeniden ele almasının Ankara’da yarattığı paniğin boyutları ortada. Ankara dümeni yeniden ABD rotasına kırma manevraları içindeyken Hulusi Akar’ın Türk Genelkurmay Başkanı ile birlikte Bağdat ve Erbil ziyaretleri gerçekleşti. TSK patronları, ülkeye dönüşte ‘önemli operasyonlar’ vaadinde bulunurken, Erdoğan da yine ‘bir gece ansızın’ şarkısı ile bu koroya katıldı. Sinyali alan iktidar yanlısı medya, Kandil, Mahmur ve Şengal’e peşmergenin de katılımıyla büyük askeri operasyonlar yapılacağı iddialarında bulundu. Ama bölgeyi tanıyan uzmanlardan gelen yorumlar, PKK’ye karşı KDP peşmerge güçleri ile TSK’nın ortak bir operasyon ihtimaline kuşkuyla yaklaşıyor. Eğer bu ziyaretin sebebi böyle bir operasyon teklifinden ibaret değilse, Türk genelkurmayında Barzani ailesi fertlerine yönelik aniden depreşen bu muhabbet arzusunu da ‘Biden ayarı’ ile ilişkilendirmek daha doğru olacaktır.
Ankara, Trump yönetimi altında sergilemesine göz yumulan ‘başıbozuk ergen’ profilini terk ederek NATO ve ABD dümen suyuna çark etme eğiliminde. Bu keskin manevra içinde Biden’a, KDP çizgisinde olmaları kaydıyla Türk devletinin de ‘Kürt dostu’ olabileceği mesajını iletme kaygısıyla davrandığını düşünmek daha doğru olacaktır. Yıllardır tanık olduğumuz sayısız askeri ve siyasi müdahaleye rağmen PKK nüfuzu altında olmayı sürdüren Şengal bölgesine yönelik bir ortak operasyon planı oluşturulmuş olma ihtimali de tabi ki gözardı edilemez. Çünkü Şengal, Kuzey Irak’tan Rojava’ya ve Suriye’ye açılan stratejik geçittir.
Sonuç itibarıyla sorun bir kez daha Hazar Denizi’ni İran, Irak ve Suriye coğrafyaları üzerinden Akdeniz’e bağlayan bir hattın kontrolü meselesi olarak okunmak durumunda. Bu hat, Türkiye devleti için ‘Kürt koridoru’ fobisi ile eşleşirken, Sünni Ortadoğu için ‘Şii hilali’, ABD için ise ‘İran yayılmacılığı’ fobilerini içeriyor. Ankara, KDP ile birlikte oluşturduğu muhtemel planlara yeni Amerikan yönetimini ikna etmeye çalışacak; bu hattın bir ‘Türk koridoru’ değilse de Türkiye nüfuzu altında olmasını talep edecektir. Ama aynı coğrafyanın KDP ve Ankara kadar Irak merkezi yönetimi ve İran açısından da önem taşıdığı akılda tutulduğunda, Amerikan yönetiminin bölgede yeni bir çok-taraflı çatışmanın ateşlenmesine icazet vermesinin çok da mümkün olmadığı görülüyor.
Öte yandan, KDP liderliğinin Türk ordusu patronlarına gösterdiği hürmetten Kürdistan’ın Türkiye’nin ‘arka bahçesi’, peşmergenin de Türkiye’nin ‘vekalet ordusu’ olabileceği gibi anlamlar çıkarmak, hayal kırıklığı ile sonuçlanabilir. Fazla hürmet gösterdiği izlenimi nedeniyle eleştirilen KDP yönetimi, Türk genelkurmayına özellikle 1991’den bu yana ‘kırmızı çizgi’ deyip lanetlediği Kürdistan bayrağı önünde resim çektirmeyi başarmış bulunuyor. Bunun sembolik önemi, Kürt kamuoyu nezdinde çok daha ağır basacaktır.