• Künye
  • Hakkımızda
Pazar, Mart 7, 2021
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler
No Result
View All Result
Yeni Yaşam Gazetesi
No Result
View All Result
Anasayfa Yazarlar

İki müflis: Türkiye ve İran

Pazartesi, Kasım 30, 2020 09:50
içinde Yazarlar
Türkiye’nin Nizam-ı Alemi
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

İki mirasyedi, iki müflis, iki rakip, iki muhafazakar, iki ırkçı devlet. Ne kadar da birbirlerine benziyor son yüzyılları. Bitmek bilmez devlet kaynaklı şiddet, ırkçılık, radikalizim, toplumsal ve siyasal arayış, modernizm ile gelenek arasında sıkışmış, kararsız, beceriksiz iki devlet.

Kendilerini dev aynasında gören, herkese ayar verdiğini sanan, geçmişin avuntularıyla geleceği kurtarmaya çalışan, içinde bulundukları çağın gerçekliğinden uzak, hayalperest, çaresiz ve debelenen iki uygarlık tüketicisi.

BenzerHaberler

Türkiye’nin Nizam-ı Alemi

Kürt hareketinin global öncü-kurucu olma zorunluluğu

Türkiye’nin Nizam-ı Alemi

Garê senaryoları ve yeni fırsatlar

Hayal aleminde yaşadıkları ve ilgili oldukları konularda kendilerini özne saydıklarından güçlerinin sınırlarını bilmiyorlar. Ama uygarlığımızın vardığı seviye ile kıyaslandığında çok güçsüzler. Gelişmiş devlet sistemleri, ekonomik yapılar, teknolojik sıçramalar karşısında adeta şamar yemiş gibiler.

Eski kafayla yeni dünyada yürümek istiyorlar. Fetih, egemenlik yayma hatta toprak kapma hesabı yapıyorlar. Israrcı olmalarına rağmen, sonuçsuz kalmalarına karşın, yanlışta tekrar tekrar ısrar eden düşünsel melekelerini yitirmiş iki ülke.

Zaten iki ülke de son 40 yılda çok aşırı beyin göçü verdi. Yaşayanlar da beyinlerini kapatıyor. Aksi takdirde ya zindan ya ölüm, ya da sürgüne maruz kalırlar.

İnsana değer verilmez. Liyakat değil itaat esas alınır. Tarikat ve mezhepsel farklılıklar iktidardan yana ise imtiyaz, iktidar dışında ise adeta aforoz edilir. Deprem, sel, corona gibi felaketlerde halka gerekli desteği vermediler. Yardım etmediler. Üstelik yaşanan olayların ciddiyetini halktan gizledikleri için toplumun kendisi tedbir alamadı.

Suikast, entrika, özel savaş örgütleri, insan kaçırma, katletme rutin uygulamalar olmuştur. Bunu da devletin, rejimin, dinin ya da idari sistemlerinin çıkarı gereği olduğunu iddia ederler. Oysa farklı, çözüm yaratma zekasından yoksun oldukları için farklı yol ve yöntemler geliştiremiyorlar.

Biri Bizans-Osmanlı, diğeri Sasani-Safevi geleneğinden gelmesine ve ontolojik oluşum ve temsilleri itibariyle birbirlerinden farklı olmalarına rağmen son yüzyıllık süreci kapsayan modernite döneminde tarzları birbirine benzer. Ve de birbirlerinden beslenirler. Moderniteyi gönülsüz benimsemeleri ve zoraki inşa süreçleri, kaba sekülerlik anlayışları, elitist yönetim aygıtları oluşturmaları karşılıklı etkileşimle gerçekleşmiştir..

Hiçbir zaman halkın iradesiyle, talebiyle ve seçimiyle bir yönetim oluşmuş değildir. Çünkü sistem kurgusu buna müsaade etmediği gibi, elitlerin ittifakı her zaman kutsanmıştır. Özellikle askeri güçlere büyük payeler verilmiştir ki her zaman devletin yönetiminde yer almışlardır. Yine istihbaratla yönetirler. Silaha tapar, yüceltirler. Biri nerdeyse SİHA’ları, diğeri füzeleri kendine bayrak edinmiş. Ancak ikisinin de çekirdek ürünleri kendilerine ait değil. Aldıkları ürünleri ve kendilerindeki aksesuarlarla birleştirip montajlayarak, yerli, milli ve ülkenin geleceğinin teminatı olarak kamuoyuna lanse edilirler. Oysa ciddi rakiplerle, ciddi bir savaş yaşandığında eldeki sistemin çok da işe yaramayacağı yakın dönem örnekler üzerinden görülmektir. Yani montaj ürünlerini yerli malı sayıp propaganda yapamaları onları bağımlı birer piyon olmanın ötesine taşıyamıyor.

1979’da Humeyni, 1980’de Evren darbesi ile yeşil kuşak politikasının fırsatıyla iktidara geldiler. Mezhepler, din politize edildi. Birey bazında inancın masumiyeti kalmadı. Artık din ulvi ve uhrevi amaçların değil, dünyevi çıkarların oyuncağı oldu. O gün bugündür askerler, elit gruplar hakimiyetlerini güçlendirmekte, alternatifsiz olmaya gayret göstermektedirler.

Bütün uygulamalara rağmen sistemlerini oturtamadıkları için başarılarının ölçütü asayiş, istikrar ve bölünmeme olarak şekillenmiştir. Sefalete sürükledikleri, ırkçılığın neticesinde kan deryasında boğdukları toplum örgütlenme, güç birliği yapma, toplumsal siyasal sisteme katılım ya da haksızlıklara karşılık reaksiyon gösterme olanağını kaybetmiştir. Çünkü ya zorla susturulmuş ya da sistemin davranış ve beklentilerine eklemlenmiş bir durum mevcut.

İki ülke birbirini sevmez asla. Tarihsel güç mücadelesi, mezhepsel ayrılıklar, sınırdaş olmanın negatif etkileri vb birçok faktör sayılabilir. 1639 Kasr-i Şirin anlaşmasıyla Kürt coğrafyasını böldükleri zamandan beri birbirleriyle ciddi bir çatışma yaşamamakla birlikte hep rakip, rekabet halinde olmuşlardır. Özellikle Kürtlerin bazı çıkarları söz konusu olunca hızla aleyhte toplanır, müdahale ederler.

En son Kerkük’te olduğu gibi el birliği yapıp Kürtlerin elinden aldılar. Aynı şekilde Astana görüşmeleriyle hep Kürt karşıtlığı üzerinde muhatap kaldılar. Eğer Kürdün durumu olmazsa idi iki ülke de çok farklı konuları konuşabilirdi.

Şu an Türk yönetimi İran karşıtlığını satarak pozisyon kazanmaya çalışmaktadır. Şengal, Kerkük, Başure Kürdistan’a saldırıları, Musul civarında askeri üs kurmaları, hatta İdlib bölgesinde olmasını İran karşıtlığı üzerinden propaganda etmekte ve büyük devletlerin desteğini temin etmektedir.

Bu mirasyedi müflisin tarihini, kötü pratiklerini anlatmak için devasa çalışmalar yapmak gerek elbet. Elde de devasa bir literatür var.

Eğer biraz olup korkuları üzerinden değil de idealleri üzerinden bir sistem inşa etse ve pozitif bir hava yaratsalar, hem kendi toplumlarıyla hem de farklı ülke yönetim ve toplumlarıyla çok daha anlamlı ilişkilere girebilirlerdi. Bu yolla kendilerini yenileyen ekonomik, sosyal, kültürel devasa değişimler yaratan ülkeler mevcut. Onlar gibi olabilirlerdi. Hatta mirasını devraldıkları uygarlıkların çapını kavrasalar, ellerinde çok büyük fırsatlar var. Miras aldıkları derin bir tarih, çok etnikli, çok dinli, çok kültürlü toplumların bir arada yaşadığı zengin değerler mevcut. Üretim odaklı örgütlendirilse, mesleki, düşünsel, ahlaki ve kültürel olarak iyi donatılırsa müthiş genç potansiyel var ve sıçrama yaratır.

Etiketler: Ehmed Pelda
Ehmed Pelda

Ehmed Pelda

İlgili Haberler

Korona sonrasını ‘güç’ belirler
Yazarlar

Dost; Kürt iradesine saygılıdır!

Fırsatlar dönemi – ama kimin için?
Yazarlar

Rosa Luxemburg ve Alman solu

Biraz cesaret! Sayın Babacan size diyorum!
Yazarlar

Biri Erdoğan’a söylese

TARİHİN BELLEĞİ-Erken doğmuş bir Führer
Yazarlar

Eski huyudur sömürgecilerin…

Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak (mı)?
Yazarlar

Milliyetçilik illeti!

‘Tanrı zar atmaz’
Yazarlar

Şekerde oyunlar sürüyor

Daha fazla yükle
Sonraki Haber
TTB: Bir haftada 20 sağlıkçıyı kaybettik

TTB: Bir haftada 20 sağlıkçıyı kaybettik

Gazetemize ulaşmak için tıklayınız…

Son haberler

Remziye Bor cinayeti AYM’ye taşındı

Remziye Bor cinayeti AYM’ye taşındı

​​​​​​​Rojava Üniversitesi ile Washington State Üniversitesi anlaştı

​​​​​​​Rojava Üniversitesi ile Washington State Üniversitesi anlaştı

İsviçreli parlamenterlerden Gültan Kışanak ile dayanışma mesajı

İsviçreli parlamenterlerden Gültan Kışanak ile dayanışma mesajı

Türkiye’de 34 milyon kişi bankaya borçlu

Türkiye’de 34 milyon kişi bankaya borçlu

İSİG: Şubat ayında138 işçi yaşamını yitirdi

İSİG: Şubat ayında138 işçi yaşamını yitirdi

18 yılda 6 bin 732 kadın öldürüldü

18 yılda 6 bin 732 kadın öldürüldü

TTB: Birçok kentte vaka sayısı yüzde 100 arttı

TTB: Birçok kentte vaka sayısı yüzde 100 arttı

Cezaevi’nde tutuklulara işkence ediliyor

Cezaevi’nde tutuklulara işkence ediliyor

Samsun’da kadına şiddet uygulayan erkek tutuklandı

Samsun’da kadına şiddet uygulayan erkek tutuklandı

Dünyanın beşinci bir tabakası olabilir

Dünyanın beşinci bir tabakası olabilir

Yeni Yaşam Gazetesi

Bilgilerimiz

  • Künye
  • Hakkımızda

Bizi takip et

No Result
View All Result
  • Kadın Eki
  • E-Gazete Tümü
  • Haberler
    • Güncel
    • Politika
    • Emek-Ekonomi
    • Yaşam
  • Kadın
  • Dünya
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Karikatür
  • Yazarlar
  • Söyleşi
  • Tüm Haberler